Meslekte Liyakatin Önemi Nedir?
Giriş: Liyakat mı, Yoksa Kayırmacı Bir Sistem mi?
Hadi açık olalım: Liyakatın meslek hayatındaki yeri, hiç de o kadar temiz ve saf değil. Hepimiz duymuşuzdur: “Yetenekliysen, işini en iyi şekilde yapıyorsan, liyakat seni götürür.” Ama gerçekte bu ne kadar doğru? Liyakat, gerçekten herkes için geçerli bir ilke mi, yoksa yalnızca birkaç kişiye ayrılmış bir hak mı? Mesleki yaşamda liyakatın önemini savunanlara göre, iyi çalışan herkes hak ettiğini alır. Peki ya kayırmacılık, gizli bağlantılar ve kişisel ilişkiler? Liyakat sisteminin gerçekten her zaman adil çalıştığını söylemek mümkün mü?
Bu yazıda, liyakatın meslek hayatındaki gerçek rolünü derinlemesine inceleyecek ve onunla ilgili bazı tartışmalı noktaları irdeleyeceğiz. Çünkü liyakat, sadece “doğruyu yapma” değil, aynı zamanda “doğruyu yapmanın ne kadar mümkün olduğu” sorusunu da beraberinde getiriyor.
—
Liyakat: Gerçekten Hak Edilen Bir Yükselme mi?
Liyakat, bir kişinin becerilerinin, bilgisinin ve deneyiminin ne kadar önemli olduğunu savunur. Ama iş dünyasında, gerçekten de işler bu kadar sade mi? İşe alınan kişinin yetkinliği ve bilgisi, yalnızca bir numaralı etken mi?
Birçok şirkette, yönetici pozisyonlarına atananlar, çoğu zaman başka kriterlere göre belirlenir. Sosyal çevre, “doğru” kişilerle tanışıklık, hatta bazen sadece şansa dayalı bir yükselme… Evet, belki liyakat de önemli bir faktördür, ama esasen “kim tanıyorsun” sorusu daha çok yer edinir. Zira, liyakat sadece profesyonel başarıyla değil, çoğu zaman sosyal sermaye ve ilişki ağıyla ölçülür. Peki, liyakat ilkesi gerçekten sadece beceri ve deneyimle sınırlı olmalı mı?
Böylece, liyakat, sadece başvuranların uygunluklarına bakmakla kalmaz, aynı zamanda kimlerin başvuruda bulunduğu ve hangi alanlarda fırsatlara sahip olduklarıyla da şekillenir. Sonuçta, bu durum liyakatın doğasına ters düşer. Gerçekten en iyi işini yapabilen kişi her zaman kazanan mı olur?
—
Liyakatın Zayıf Yönleri: Adalet ve Fırsat Eşitsizliği
Liyakat sistemi savunucuları, “Her şeyin eşit olduğu bir sistemde başarılı olmalısınız” derken, bu eşitlik fikri pek de adil olmayabiliyor. Gerçekten de iş dünyasında herkesin eşit fırsatlara sahip olduğunu söylemek, tam anlamıyla gerçek dışıdır. İnsanlar, eğitimlerinden, ailelerinden, sosyo-ekonomik durumlarından dolayı farklı koşullarda büyürler. Kimi kişilere okulda veya iş dünyasında baştan avantajlar sunulurken, bazılarının daha fazla mücadele etmesi gerekir.
Bu noktada liyakat sistemi, her bireyin “eşit başlangıç” noktasından başladığını varsayar, ama bu varsayım yanlış olabilir. Liyakatın gerçekten adaletli olabilmesi için, fırsat eşitliği sağlamalı ve kişilerin koşullarına göre fırsatlar sunmalıdır. Liyakat yalnızca iyi bir iş çıkaranları ödüllendirmekle sınırlı olmamalıdır. Aynı zamanda, herkesin bu başarıyı elde edebilmesi için adil bir fırsata sahip olduğundan emin olunmalıdır.
—
Liyakatın Kötüye Kullanılması: Sistemsel Manipülasyon
Gelin bir de liyakat sisteminin kötüye kullanımını konuşalım. Ne yazık ki, birçok kurumda liyakat, sadece dışarıdan bakıldığında adil bir ilke olarak görünür, ancak içeride işler pek de öyle yürümez. Birçok kez, belirli kişilere veya gruplara “özel” fırsatlar tanınır. Yükselmeyenler, genellikle sadece yetenekli oldukları için değil, aynı zamanda yöneticilerin gözünden düşmemek için değil, doğru “kafa”larla bağlantı kurmadıkları için geride kalır.
Örneğin, aynı pozisyon için başvuran iki adaydan biri iyi bir performansa sahipken, diğeri daha zayıf olsa da, yöneticisiyle güçlü bir ilişkisi varsa, kazanma şansı daha yüksek olabilir. Burada liyakat devre dışı kalır. Bu tür manipülasyonlar, liyakat sisteminin temelini sarsar ve gerçekten hak eden kişiler geri planda kalır.
—
Tartışmalı Soru: Gerçekten Liyakatla Yükselmek Mümkün mü?
Gerçekten liyakatla mı yükselmeliyiz, yoksa bu sadece topluma sunulmuş bir illüzyon mu? İş dünyasında, kamu sektöründe veya herhangi bir mesleki alanda liyakat sistemine tamamen güvenmek ne kadar doğru? Sosyal medya ve medya aracılığıyla her gün başarı hikayeleri paylaşılsa da, genellikle bu hikayelerin gerisinde bilinmeyen, kayırmacı uygulamalar yer almaktadır. Bu da liyakatın özünden sapmalarına neden olmaktadır.
Bence, liyakat sadece yetenek ve bilgi ile değil, aynı zamanda şansa, ilişkilerin gücüne, bulunduğunuz çevreye ve biraz da politikaya dayalı bir kavram haline gelmiştir. Sorun şu ki: Bu durumda gerçek liyakat, sadece bir illüzyon mu yoksa gerçekten bir başarı yolu mu?
—
Sonuç: Liyakatla Yükselmek Gerçekten Mümkün Mü?
Liyakatın meslek hayatındaki yeri hala tartışmaya açık bir konu. Yetenekli olan, işini en iyi yapan ve en çok deneyime sahip olan kişi her zaman en uygun pozisyonda yer almalı mı? Gerçekten de, liyakat her zaman hak edenin ödüllendirileceği bir sistem mi, yoksa bu sistem kayırmacılıkla dolu bir oyun alanı mı?
Düşüncelerinizle bu yazıya katkı sağlamanızı çok isterim. Sizce liyakat gerçekten hakkaniyetli bir sistem mi, yoksa başka etkenler devreye mi giriyor? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın.