İçeriğe geç

Sokakta oynanan oyunlar nelerdir ?

Sokakta Oynanan Oyunlar Nelerdir? Çocukluğun Kapısını Aralayan Bir Hikâye

Merhaba, bugün size içimde uzun zamandır sakladığım bir hikâyeyi, aslında hepimizin ortak hikâyesini anlatmak istiyorum. Bir akşamüstü, mahallenin eski sokağından geçerken taşların arasına sıkışmış tebeşir izlerine rastladım. O beyaz çizgiler, yıllar önce bıraktığımız neşenin, rekabetin, dostluğun izleriydi. O an, “Sokakta oynanan oyunlar nelerdir?” diye soran her çocuğa ve içindeki çocuğu hâlâ dinleyen yetişkinlere anlatmak istedim. Çünkü sokak oyunları yalnızca oyun değildir; birbirimizi tanımanın, birlikte çözüm bulmanın ve sevmenin dili olur.

Mert’in Stratejisi, Zehra’nın Kalbi

Mahallede iki liderimiz vardı: Mert ve Zehra. Mert; kuralları hızlıca kuran, sorunu görünce oyunu adil ve akışkan kılacak hamleyi bulan, stratejiyi anında kurabilen biriydi. Zehra ise herkesin gözünün içine bakıp “Sen de bizimlesin” diyebilen, gönlü kırılanı fark eden, kalabalığı bir arada tutan o yumuşak güçtü. Oyunu Mert düzenler, Zehra oyunda kaybolan kalpleri toplardı. Biri çözüme giden yolu açar, diğeri o yolda kimsenin yalnız kalmamasını sağlardı. Belki de bu yüzden mahallemizde hiçbir oyun eksik, hiçbir çocuk dışarıda kalmazdı.

Sokakta Oynanan Oyunlar Nelerdir? (Hikâyenin İçinden Bir Rehber)

Sokak oyunları, mahallenin ritmini belirler. İşte o akşamlardan hatırladıklarım ve her birinin kalbimizde bıraktığı iz…

Seksek: Dengenin ve Cesaretin Oyunu

Mert, taşın düşeceği kareyi önceden kestirir, çizgileri milimetrik çizerdi. Seksek yalnızca zıplamak değildi; dengeyi, sıramızı beklemeyi, hatadan sonra yeniden denemeyi öğretirdi. Zehra, ilk kez oynayanların elinden tutar, “İstersen taşını birlikte atalım,” derdi. Her başarıda, sokakta küçük bir alkış dalgası yayılırdı.

Saklambaç: Görünmeyeni Aramanın Neşesi

“Ebe” sayarken gözler kapalıdır, ama kalp tüm sokağı görür. Mert, kaçış rotalarını planlarken; Zehra, yakalananların utangaç gülüşlerini cesaretle tanıştırırdı. Saklambaç bize, bulunmanın da aramanın da sevgiyle mümkün olduğunu fısıldadı.

Yakan Top (Yakartop): Hız, Strateji ve Takım Ruhu

Topun düştüğü gölgede taktikler konuşulurdu. Mert rüzgârın yönünü hesaplar, “Sola çekilin, merkezde boşluk açın!” diye bağırırdı. Zehra ise oyuna son katılanın da pas almasını sağlardı. Çünkü sokakta her pas, “Seni önemsiyoruz,” demektir.

Mendil Kapmaca: Refleks ile Gülüşün Dansı

Çizgiye dizildiğimizde kalbimiz mendil gibi hafiflerdi. Mert, hamleyi saniyesi saniyesine kurar; Zehra, kaybedenin gözünden yaş damlamasın diye şakacı bir cümleyle ortamı yumuşatırdı. Kazanmanın anlamını, kaybetmenin utanç olmadığını burada öğrendik.

Körebe: Güvene Dair Sessiz Antlaşma

Gözler bağlanır, dünya ses olur. Mert ipi sıkıca bağlarken, Zehra “Buradayız,” derdi sadece. Körebe, güvenmeyi ve dokunmadan sarılmayı öğretti bize. İnsan bazen görmeden de hissedebilir.

İp Atlama ve Lastik: Ritmin İçinde Birlik

Tekerlemeler sokağın nabzını tutar. Zehra’nın ritmine sokak uyar, ip havaya kalktığında herkes aynı ölçüde nefes alırdı. Mert, sayıları tutar, süreyi yönetir, yeni gelenlerin ritme girmesi için aralık açardı. İpler bizim için yalnızca oyun aracı değil, birlik olmanın görünmez ipleriydi.

Çelik Çomak: Eski Bir Masalın Kinetiği

İki tahta, iki niyet… Zihin ve bilek bir olurdu. Mert açıyı hesaplar, “Biraz daha eğ” derdi; Zehra, yanlış vuruşta cesareti dağıtmaz, “Bir deneme daha,” diye fısıldardı. Eski oyunlar eski değildir; onları oynayan kalplerle hep yenidir.

Beştaş ve Dokuztaş: Sabırla Açılan Kapılar

Taşlar parmak arasında dönerken zaman da dönerdi. Mert sayıları tutar, Zehra taşları toplarken anlatılan hikâyeleri düzenlerdi. Taşların arasına düşen her sessizlik, aramızdaki bağın güçlendiği an olurdu.

Neden Sokak Oyunları Hâlâ Gerekli?

Sokakta oynanan oyunlar nelerdir, diye soranlara cevabım şudur: Onlar, mahallenin ortak dili, çocukluğun hafızası ve yetişkinliğin vicdanıdır. Stratejiyle empati, hızla nezaket yan yana durabilir; bunu Mert ile Zehra’dan öğrendik. Kurallar güven verir, şefkat oyunu sürdürür. Birlikte düşündüğümüzde zorluğu aşar, birlikte hissettiğimizde oyunu büyütürüz.

Kendi Mahalleni Kur: Bugün Ne Oynayalım?

Akşamüzeri tebeşiri kap, kaldırıma bir seksek çiz.

Küçük bir grup toparla; biri oyunu kurgulasın, biri kalpleri toparlasın.

Başlangıç için basit: seksek, saklambaç, ip. Sonra yakan top, mendil kapmaca…

Kuralları net söyle; ama her oyunun kalbine bir cümle bırak: “Kimse dışarıda kalmasın.”

Hatıraların Yoruma Düşen Yankısı

Belki de sokakta oynanan oyunlar nelerdir sorusunun en güzel cevabı, sizin hatıranızdır. İlk yakalandığınız saklambaç, atlayamadığınız ip, tutamadığınız top… Mert’in planı kadar değerli, Zehra’nın şefkati kadar kalıcıdır hepsi. Bu yazıyı okurken aklınıza düşen o tek oyunu, o tek sokağı, o tek sesi bizimle paylaşın. Çünkü her yorum, başka bir çocuğun oyuna katılmasına açılan yeni bir kapıdır. Ve biliyoruz ki bazı kapılar bir kez açıldığında, büyümek bile onları kapatmaya yetmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir